1. Anasayfa »
  2. KPSS Türkçe Testleri

KPSS Türkçe Deneme Sınavı 13

Tebrikler - KPSS Türkçe Deneme Sınavı 13 adlı testimizi başarıyla tamamladınız.

Sınavda size  %%TIME_ALLOWED%% saniye verildi %%TIME_USED%% saniyede sınavı tamamladınız.

Bu sınavda soruların %%TOTAL%% soruya karşılık, %%SCORE%% doğru %%WRONG_ANSWERS%% yanlış cevap verdiniz.

Sınavdan aldığınız puan: %%PERCENTAGE%%

Sınav sonucunuz hakkındaki değerlendirmemiz: %%RATING%%


Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1

Büyük bir kütüphaneye girince insan binlerce kitabı bir arada görerek hayrete düşer. Bunlardan her biri insanoğlunun------mahsulüdür. Bir kitabı alıncaonun arkasında, ona gelinceye kadar, oradaki fikirleri işleyen ve geliştiren yüzlerce kitap bulursunuz.İlim gibi fikirler de fikirlerin vasıtası olan dil de yüzyıllar boyunca yüzlerce insan tarafından------ bu-günkü hâle getirilmişlerdir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A
çalışmasının - çalışa çalışa
B
hayallerinin - araştırıla araştırıla
C
çabalarının - savrula savrula
D
tasarruflarının - öğrenile öğrenile
E
düşüncesinin - işlene işlene
1 numaralı soru için açıklama 
Kütüphaneler insanoğlunun düşüncesinin mahsulüdür ve fikirler ve fikirlerin vasıtası dil yüzyıllar boyunca işlene işlene bugünkü hâle getirilmiştir
Soru 2

Sevmeyenler, yaşamayanlardır. Onlar ölü ruhlardır. Her an toprağından taze hayat fışkıran tarlanın üstüne atılmış kuru kütüklerdir. Dünyamızın tadını onlar alamazlar. Hayatın kudretini onlar bilmezler. Her kökünden bir inanış otu biten, her tarafına bir başka şevk saçılmış dünyamızda aşk ile inanışın terbiyesini en küçük yaştan itibaren almamış olan nesiller, bedbaht nesillerdir.

Bu parçadaki altı çizili cümle ile anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A
Sevgisizlik, hayatın yaratıcılığını fark etmemektir.
B
Sevgisizlik, her an tekrar tekrar canlanan hayatın içindeki ölü bir histir.
C
Sevmek, insan hayatını yenileyen, canlandıran bir histir.
D
Sevmek, cansız hayata can suyu vererek hayatı canlandırmaktır.
E
Sevgisizlik, hayatı yaşanmaz hâle getiren bir duygudur.
2 numaralı soru için açıklama 
Parçadaki altı çizili cümle; sevgisizliğin, her an canlı ve taze hayatın içindeki kuru bir kütüğe benzeyen ölü, cansız bir duygu olduğunu anlatmaktadır.
Soru 3

(I) Denizler ve okyanuslar büyüktür ve boşalttığımız atığın önemli bir kısmını içine alarak ayrıştırabilir. (II) Örneğin, tuvalet ve kanalizasyonlardan büyük miktarda lağım suyu denize ulaşır ve denizin içinde doğal bir şekilde, zararsız kimyasallara ayrışır. (III) Bununla birlikte, bazı atıklar yeterince hızla parçalanamaz ve sonunda deniz kirliliğine yol açar. (IV) örneğin, gemilerden atılan ya da kumsallardan gelen plastik maddelerin deniz tarafından ayrıştırılması 80 yılı bulabilir. (V) Fabrikalar, çiftlikler ve nükleer santrallerden çıkan kimyasal ve radyoaktif atıklar da denize ulaşarak bitkileri, balıkları ve diğer hayvanları zehirleyebilir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A
I. cümlede denizlere ve okyanuslara atık boşaltılmasından bahsedilmiştir.
B
II. cümlede denizlere boşaltılan lağım sularının denize verdiği zarardan bahsedilmiştir.
C
III. cümlede denize boşaltılan atıkların denizi kirletme sebebinden bahsedilmiştir.
D
IV. cümlede denizi kirleten maddelere örnek verilmiştir.
E
V. cümlede kimyasal ve radyoaktif atıkların canlılara verdiği zararlarından bahsedilmiştir.
3 numaralı soru için açıklama 
Parçada II. cümlede kanalizasyonlardan denizlere boşalan atık suların denize ulaştığında doğal bir şekilde zararsız kimyasallara ayrıştığından bahsedilmekte iken B seçeneğinde denize boşalan lağım sularının denize zarar verdiği söylenmiştir.
Soru 4

(i) Halkımızın belleğinde bir efsane değeri kazanmış kişilerin hayatlarında birtakım öğelerin bulunması, çoğunda bunlardan birkaçının bir araya gelmiş olması gerekiyor. (II) Sanırım, bunların en belirgini mazlum oluşu. (III) Mazlum olmamış ya da kendisine bir mazlumluk yakıştırılmamış kişi halkın gönlünde kolay kolay mitolojik değer kazanamıyor. (IV) Anadolu halkı zulüm görmemiş kişilere, ezilmemiş kimselere pek saygı duymamış, onları yüceltmemiştir. (V) Halkın efsaneleştirdiği, içten bağlandığı bireyler hep gerilere atılan bireylerden çıkmıştır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra düşüncenin akışına uygun olarak

“Zulüm görecek o kişi, savaşırken hiç değilse 'ayağı sürtecek’, yenilecek, unutturulmaya çalışılacak.” cümlesi getirilebilir?

A
I
B
II
C
III
D
IV
E
V
4 numaralı soru için açıklama 
Düşüncenin akışına göre III. cümlede mazlumluk yakıştırılmamış kişiden söz edilmiştir. Devamında da o kişi ile ilgili bir düşünce ifade edilmesi beklenir. O kişinin de düşüncenin gelişimine göre zulüm gören bir kişi olması gerekir. Bu sebeple sorudaki cümle III. cümleden sonra getirilmelidir.
Soru 5

I. Ama bir okulun öğrencileri orada öğretilenlerin karşısında kendilerini zorlamıyorlarsa, tersine edindikleri bilgilerin tadını çıkarıyorlarsa ne demeli?

II. öteden beri tiyatro için söylenen, bir gizli övünçle söylenen bir söz vardır; Tiyatro bir okuldur.

III. Eğitir, geliştirir kişiyi.

IV. Onlara öğrendikleri, soludukları hava değin doğal geliyorsa, eğlendiriyorsa onları, bu az şey mi?

V. Bu da doğrudur bence, tiyatro da sanatın tümü gibi bir okuldur.

Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan ikinci olur?

A
I
B
II
C
III
D
IV
E
V
5 numaralı soru için açıklama 
Numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak şekilde sıralandığında ilk cümle II. cümledir. Çünkü bu cümle bir fikrin başlangıcıdır. 2. sırada ise V. numaralı cümle gelmelidir. Çünkü V. numaralı cümlede ilk cümlede söylenen tiyatronun okul olduğu fikri geliştirilmiştir. Bu çerçevede paragrafın sıralanışı şu şekildedir: II, V, III, I, IV’tür.
Soru 6

(I) Tanzimat’tan bu güne gelen Türk kültürü incelenirse hemen hemen her sahada birbirine zıt davranış, görüş ve duyuş tarzı ile bunların arasını bulmaya ve birleştirmeye çalışan kuvvetli bir cereyan görülür: (II) Eskiye sımsıkı bağlı kalanlarla Avrupa’yı körü körüne taklit edenler iki zıt grubu temsil ederler. (III) Ahmet Mithat Efendi’den başlayarak Halide Edip ve Reşat Nuri’ye hatta daha genç nesle kadar Türk romanında, bu iki davranış tarzını temsil eden tipler alay ve hiciv mevzuudur. (IV) Türk edebiyatında şöhret kazanmış bütün büyük şahsiyetlerde her iki medeniyete ait çeşitli unsurların birleştiği görülür. (V) Bilhassa Hüseyin Rahmi, iki medeniyetin karşılaşmasından doğan bu iki zıt tipi eserlerinde bütün hususiyetleriyle tasvir etmiştir.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A
I
B
II
C
III
D
IV
E
V
6 numaralı soru için açıklama 
Parçada Tanzimat’tan itibaren eskiye sımsıkı bağlı kalanlarla Avrupa’yı körü körüne taklit eden iki zıt duyuş ve görüşün varlığından bahsedilip örnekler verilmekte ve bu fikirleri temsil eden tiplerden bahsedilmektedir. IV. cümlede ise parçadaki düşünce akışına uygun olmayan bir şekilde iki farklı duyuş ve düşünceden değil, iki farklı medeniyetten bahsedilmektedir. V. cümlede ise tekrar iki duyuşa ait tipler söz konusu edilmiştir. IV. cümle düşüncenin akışını bozmaktadır.
Soru 7

Gülün tam ortasında ağlıyorum Her akşam sokak ortasında öldükçe Önümü arkamı bilmiyorum Azaldığım duyup duyup karanlıkta Beni ayakta tutan gözlerinin

Yukarıdaki dizelerde aşağıdaki ses olaylarından hangisi görülmemektedir?

A
Kaynaştırma
B
Ünsüz düşmesi
C
Ünsüz benzeşmesi
D
Ünsüz yumuşaması
E
Ünlü daralması
7 numaralı soru için açıklama 
“ağlıyorum" ve “bilmiyorum” sözcüklerinde ünlü daralması, “öldükçe” sözcüğünde ünsüz benzeşmesi,“azaldığım” sözcüğünde ünsüz yumuşaması, “ortasında” ve “gözlerinin” sözcüklerinde kaynaştırma vardır. Ama ünsüz düşmesi yoktur.
Soru 8

(I) Mevlânâ öldüğü zaman, arkasında yanlız Müslûmanlar değil Hristiyanlar ve Yahudiler de vardı. (II) Bugün de onun karşısında her dinden insan saygı ile eğiliyor. (III) Bu müşterek saygı gösteriyor ki, Mevlânâ'da bütün insanlığa hitabeden, dinleri, d illeri ve ırkları aşan bir kudret vardır. (IV) Bizim için ne büyük bir övünç vesilesidirki insanlığın bu büyük şairi Türk’tür. (V) Anadoluda onun yolunda gidenler çok kuvvetli bir kültür faaliyeti başlatmışlardır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yoktur?

A
I
B
II
C
III
D
IV
E
V
8 numaralı soru için açıklama 
I. cümlede “yanlız" sözcüğü “yalnız” yazılmalıdır. III. cümlede “hitabeden” sözcüğü “hitap eden” şeklinde yazılmalıdır. IV. cümlede“ki” bağlacı ayrı yazılmalıdır. V. cümlede “Anadoluda” sözcüğünde “-de” hâl eki sözcüğe bitişik yazılıp kesme şareti ile ayrılmalıdır.
Soru 9

Bazı çocukların dostluğu sokaktandır ...-..  (I) sokaktan dostluğa bazı büyük çocuklar da dâhildir. Ece Ayhan ile Cemal Süreya’nın 1980’lerdeki dostluğuna tanık olduğumda düşünmüştüm bunu şiirden _,_ (II) kitaptan; (III) evet onların da payı vardı bu dostlukta ama en büyük pay sokağındı. Sokağındı ..-.. (IV) biliyorum ..-.. (V) bu yüzden dostluklarını takdir ediyorum.

Bu parçadaki numaralanmış virgüllerden hangisinin işlevi diğerlerinden farklıdır?

A
I
B
II
C
III
D
IV
E
V
9 numaralı soru için açıklama 
I, II, IV ve V numaralı virgüller birbiriyle ilgili cümleleri ayırmak için kullanılmışken III numaralı virgül aynı cinsten sözcükleri birbirinden ayırmıştır.
Soru 10

Saat üçe geldiğinde, yorgunluktan yıkılmak üzereydim. öyle ki oturduğum banka kedi gibi kıvrılıp uyuyacaktım nerdeyse. Kollarım ve bacaklarım uyuşmuş gibiydi.

Bu parçadaki kimi sözcüklerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A
“geldiğinde” sözcüğünde isimden isim türeten bir yapım eki kullanılmıştır.
B
“yorgunluktan" sözcüğünde hem yapım eki hem çekim eki kullanılmıştır.
C
“kıvrılıp” sözcüğünde fiilden isim yapan bir yapım eki kullanılmıştır.
D
“uyuyacaktım” sözcüğünde birleşik çekimli fiil eki kullanılmıştır.
E
“bacaklarım” sözcüğünde iyelik eki kullanılmıştır.
10 numaralı soru için açıklama 
“geldiğinde" sözcüğünde fiilden İsim yapan bir yapım eki kullanılmıştır.“Gel-" fiil köküdür, "-dığında" eki zarf fiil yapmış fiilden isim yapan bir ektir.
Soru 11

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük farklı bir türdedir?

A
Yüzyıl önce, denizaşırı yolculuk yapmak istendiğinde, gemiye binmek gerekiyordu.
B
İnsanlar dünyanın her tarafına büyük yolcu gemileriyle ulaşabiliyor ve yolculuklar aylarca sürebiliyordu.
C
Günümüzde insanların çoğu uzun mesafeleri uçakla kat ediyor
D
Feribot, deniz taşıtı, deniz otobüsü gibi dahaküçük tekneler kısa mesafelerde hala kullanılıyor.
E
Ticarette kullanılan deniz nakliyatı, uçaklarla yapılandan daha yavaş olmasına rağmen daha çok tercih edilmektedir.
11 numaralı soru için açıklama 
A seçeneğinde "önce" sözcüğü zaman ifade ettiği için zarf, B seçeneğinde “aylarca” sözcüğü miktar ve zaman ifade ettiği için zarf, c seçeneğinde “çoğu” sözcüğü isim tamlamasının tamlananı olduğu için isim, D seçeneğinde “daha" sözcüğü sıfatı nitelediği için zarf, E seçeneğinde “daha” sözcüğü zarfı nitelediği için zarftır.
Soru 12

Aşağıdakilerin hangisinde birden fazla tamlayanın ve birden fazla tamlananın bulunduğu bir isim tamlaması vardır?

A
Karakış bastırdığında, üzerinden geçtiğimiz şu toprak yolda bir sürü araba, bir sürü yolcu mahsur kalmıştı.
B
Aralarında çocukların hatta henüz memeden kesilmemiş bebelerin de olduğu insanlar çaresizlikten, titremekten bir hal olmuştu.
C
Oradan ayrılıp altmış kilometre uzaktaki memleketinin sıcak, sevecen insanlarına kavuşmayı çok istiyordu.
D
Kapanan yolların, iptal edilen uçak seferlerinin, irtibat kurulamayan köylerin ve yolda belde kalanların haddi hesabı yoktu.
E
Kısa süren bir yolculuğun ardından şehir merkezinde büyük ve görkemli bir binanın önünde durduk.
12 numaralı soru için açıklama 
“Kapanan yolların, iptal edilen uçak seferlerinin, irtibat kurulama­yan köylerin ve yolda belde kalanların haddi hesabı” bir isim tamlamasıdır. Tamlayan, “Kapanan yolların, iptal edilen uçak seferlerinin, irtibat kurulamayan köylerin ve yolda belde kalanların” şeklinde dört unsurdan oluşmuştur. Tamlanan ise ”haddi hesabı”dır. İki unsurdan oluşmuştur.
Soru 13

Aşağıdaki cümlelerden hangisinde altı çizili sözcük ötekilerden farklı bir ek almıştır?

A
Zarafeti beni bir hayli etkilediği için onu aramıza davet etmekten çekinmemiştim.
B
Başımı çevirip pencereden bakınca Bekir’i gördüm sadece.
C
Bu akademisyen, karton kutulara doldurduğu gazete kupürleriyle, eski dergileri bir bir elden geçirmişti.
D
Sayfalan çevirdikçe hayatım ve yakınlarım hakkında yeni yeni şeyler öğreniyordum.
E
Babam hakkındaki bu tespiti de duyduktan sonra o akademisyene güvenim oldukça sarsılmıştı.
13 numaralı soru için açıklama 
“Bekir’i, dergileri, sayfaları, tespiti” sözcüklerine eklenmiş “-i ", ismin -i hâli eki (yükleme hâl eki)’dir. A seçeneğindeki “zarafeti” sözcüğün­deki “-i” eki ise 3. şahıs iyelik ekidir.
Soru 14

Nasreddin Hoca’nın fıkraları arasına sıkışmış ve toplamı on beş - yirmi mısrayı bulan şiircikleri vardır. Bunların bir kısmını okur geçersiniz; ama, bir kısmında da çıkarılmayı bekleyen şiirsel özellikler bulur takılır kalırsınız. Şöyle topluca bir gözden geçirince bu mısraların büyük kısmını yazdıran sebebin bir dil savaşı olduğu hemen fark edilir Hocanın yaşadığı çağda, Türk şiirinin üzerinde Farsçanın çok baskın bir etkisi vardır ve belli ki bu durum onun canını sıkmaktadır. Mesela, şu beyitte olduğu gibi bazı şiirciklerinde bu etkiyi alaya almak isteği fark edilir:

Mor menekşe boynun eğmiş uyurest Kâfir soğan kat kat urba giyerest

Bu parçada altı çizili ifadeyle;

I. Konuşma dilinde de Farsça kelimeler kullanılması

II. Farsçamn edebî dil üzerindeki hâkim etkisi

III. Bazı resmî yazışmaların Farsça yapılması

durumlarından hangilerine gönderme yapılmamıştır?

A
Yalnız I
B
Yalnız II
C
Yalnız III
D
I ve III
E
II ve III
14 numaralı soru için açıklama 
Parçada anlatılanlar göz önüne alındığında konuşma ve resmî yazış­malardan bahsedilmediğinden bunl larla ilgili bir gönderme yapılmamıştır.
Soru 15

Afi Şir Nevai, hayatının dört döneminin şiirlerini dört ayrı divanda toplamış; çocukluk, gençlik, orta yaşlılık ve ihtiyarlık şiirlerini derleyen bu kitaplarına sırasıyla, “garip, seçkin, güzel, faydalı” sıfatlarını taşıyan adlar koymuştu. Çocuklukla gençliği tek kavram olarak alırsak, bu düzenlemeden çıkacak sonuç da şiirin üç burcu demektir: İnsan önceleri “gurbette yabancı", sonra “hasrette güzel” şiirler yazar. Bir ömrün muhasebesi niteliğinde şiirler ise “hikmette faydalı” şiirlerdir.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A
Açıklayıcı anlatım vardır.
B
Cümleler arasında neden - sonuç ilişkisi kurulmuştur.
C
öznel anlatım vardır.
D
Karşılaştırma yapılmıştır.
E
Nesnel anlatım vardır.
15 numaralı soru için açıklama 
Parçada Ali Şir Nevai'nin kitaplarının isimleri ile ilgili açıklama yapılmıştır. Kitap adlarıyla ilgili sonuçlar çıkarılmıştır. Şiirlerin adlan ve şairin yaşadığı dönemler arasında kurulan bağlantı öznel anlatımdır. Yazarın kendi fikridir. Şairin kitap isimleri zikredilirken nesnel bir anlatıma başvurulmuştur. Fakat parçada karşılaştırma yapılmamıştır
Soru 16

Hız diye bir ideoloji var. Hızlı yaşa, hızı yaz, hızla unut, hızla kazan. Yavaşlığın üretiminin hızlı tüketildiği günlere geldik yine de bizden istenen daha hızlı, daha da hızlı tüketmemiz. Tükeninceye kadar tüketiyoruz biz de. Fethi Naci 'İnsan Tükenmez diyordu iyimserlikle, oysa insan kendini tüketmekle yetinmedi, intikam alır gibi doğayı, çevreyi de tüketti. Küresel ısınma dediğimiz de küresel hızlanmadır belki.

Bu parçaya göre hız ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A
Hız, günümüzde gittikçe artan bir şekilde hayatın bütün alanlarını etkilemiş durumdadır.
B
Hızın tüketimle doğrudan bir ilgisi vardır.
C
Küresel ısınmanın sebepleri arasında dünyada ki hızlı tüketim ve küresel hızlanma sayılabilir.
D
Doğanın ve çevrenin hızla yok olmasının başlıca sebebi insanoğlunun kendisini tüketmesidir.
E
Hız tutkusuyla tüketim artmakta, tüketim arttıkça da insan kendini tüketmektedir.
16 numaralı soru için açıklama 
Parçada hızın hayatın bütün alanlarını etkilediğinden, tüketimle ve küresel ısınma ile bir ilgisinin olduğundan, tüketimin hızla artmasıyla insanoğlunun kendisini tüketmeye başladığından bahsedilmiştir. Fakat parçada doğa ve çevrenin hızla yok olma sebebi olarak insanoğlunun kendisini tüketmesi gösterilmemiştir. İnsanoğlunun kendisini tükettiği gibi doğayı da tükettiğinden bahsedilmiştir. .
Soru 17

Ataç, deneme alanının büyük yazarıdır. Bütün çalışmasını bu türde ortaya koyar. Edebiyata ve dile büyük bir tutku ile bağlı olan yazar bu konuları tekrar tekrar işler. Kendi kendisi olmasını bilen Ataç, aşırı yönleri dolayısıyla edebiyatımızda en çok tartışılan ve hücuma uğrayan kişilerin başındadır. Meselelere daima kendi gözüyle bakan, tenkitlere MBen büyüm, böyle düşünüyorum.” diyerek omuz silken bu ferdiyetçi yazarın güncelerine şahsiyetinin özellikleri sinmiştir.------

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre getirilebilecek en uygun cümle aşağıdakilerden hangisidir?

A
Onun yazılarının cazibesinde, dil ve edebiyat konularını çok canlı bir şekilde yaşamasının büyük rolü vardır.
B
Ortaya koyduğu görüşler ister paylaşılsın ister paylaşılmasın, bu yazılar, sohbetinden vazgeçilmesi güç, sevilen veya kızılan bir dostun sohbetleri gibidir.
C
Divan ve halk edebiyatı bilgisi ve Avrupa edebiyatı onun hükümlerinde sağlam bir zemin oluşturmuştur.
D
Ancak o, yazar ve okuyucuya seçme hürriyeti tanır ve bunu kendisinden başlatır.
E
Onu “Dergah” yıllarından beri tanıyan arkadaşı Tanpınar, onun özelliklerinden yazılarında bahsetmiştir.
17 numaralı soru için açıklama 
Parçanın sonunda Ataç’ın meselelere kendi gözüyle bakmasından ve ferdiyetçi yapısının güncelerine yansımasından söz edildiği İçin düşüncenin akışına göre bu çerçevede bir cümle getirilmelidir. Bu sebeple ferdiyetçi şahsiyetini ifade eden, sevilen ve kızılan bir dost sohbetini andıran yazılarından bahseden B seçeneği düşüncenin akışına en uygunudur. Diğer seçeneklerde seçtiği konulardan, dil üslubundan, seçimlerinden ve arkadaşlarının ondan bahsedişinden söz edilmiştir.
Soru 18

Bir edebiyat alemi var mı bizde? Edebiyatçılarımız yok demiyorum, olmaz olur mu? İşte şairler, hikâyeciler, denemeciler... Ara sıra eleştirmeye özenenler de görülüyor. Edebiyatçılarımız var, edebiyat alemimiz yok. Edebiyatçılarımız birbirlerini bilmiyor, bilmek istemiyor, bilmeyi gerekli bulmuyor da onun için. Hepsi de kendi içlerine büzülmüş, bir kendilerini düşünüyorlar, gözleri bir kendilerine dikili. Her biri kendi yazdıklarının okunmasını, önemsenmesini, adının boyuna anılmasını istiyor. Okuyacaksınız yazılarını, hem de beğeneceksiniz, öveceksiniz. Beğenmezseniz, ufacık da olsa bir kusur bulursanız yandınız, yargıyı giyiyorsunuz: Anlamıyorsunuz edebiyattan, gerçek güzel, gerçek yeni nedir seçemiyorsunuz. Yahut kıskanıyorsunuz, sanat dışı kaygılarınız var...

Bu parçaya göre, aşağıdakilerden hangisi yazarın edebiyatçılarla ilgili eleştirilerinden değildir?

A
Edebiyatçıların birbirlerini tanımamaları
B
Edebiyatçıların sadece kendi eserlerinin önemsenmesini istemeleri
C
Edebiyatçıların sanat dışı kaygılarının olması
D
Edebiyatçıların sürekli övgü ve beğeni beklemeleri
E
Edebiyatçıların yazıların beğenilmemesi karşısındakini ön yargılı tutumları
18 numaralı soru için açıklama 
Parçada edebiyatçıların birbirlerini tanımamaları, sürekli kendilerinin Önemsenmesini istemeleri, övgü ve beğeni beklemeleri ve ön yargılı oluşları eleştirilmiştir. Fakat parçada edebiyatçıların sanat dışı kaygılarının olması eleştirilmemiştir. Parçada edebiyatçılar, kendilerini eleştirenlerin sanat dışı kaygıları olduğunu düşünmektedir, denilmiştir.
Soru 19

19.- 2 0 . soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

İnsan daha Demir Devri'nde iken silahının kabzav.Sjna kuş ve çiçek resimleri kazıyordu. Bu süs fay­dasızdı. Silahın atım ve isabet gücünü arttırmıyordu. Ancak silahı atanın manevi gücüne bir şey kattığı için süsün faydalı olduğu söylenebilir. Fakat bu faydanın şartı insanın güzellikten zevk almasıdır. Yani güzellik duygusu faydadan önce gelmektedir. insanı hayvandan ayıran fark da budur. İnsanın ilkel davranışlarında da faydayı aşan bir idealin hâkimiyeti göze çarpıyor. Güzelliğe karşı bu meyil zamanımıza kadar, en büyük sanatları yaratarak devam etmiştir. Bugün en maddi ihtiyaçlara cevap veren endüstri mamullerinde bile kendine göre bir zarafet arıyoruz. Estetik duygu, maddi hayatımızın her parçasında saltanat sürmektedir.

Bu parçadan hareketle güzellikle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A
Güzellik anlayışı fayda anlayışı ile birlikte var olmuştur.
B
Güzellik fikri ilkel devirlerden itibaren kullanılan araç ve gereçlerde gözlemlenebilmektedir.
C
İnsanı diğer canlılardan ayıran özellik estetik duygusunun varlığıdır.
D
Güzellik fikri tarih boyunca büyük sanat eserlerinin vücuda getirilmesine sebep olmuştur.
E
Güzellik fikri ile beraber fayda fikri büyük medeniyetlerin oluşmasını sağlamıştır.
19 numaralı soru için açıklama 
Bu parçada güzellikle ilgili olarak fayda anlayışıyla birlikte var olduğundan, güzellik anlayışının ilkel devirlerden itibaren araç ve gereçlerde gözlemlenebildiğinden, estetik duygusunun insanı diğer canlılardan ayırdığından, bu fikrin büyük sanat eserleri meydana getirdiğinden söz edilmiştir. Fakat parçada güzellik fikrinirı fayda fikri ile birlikte büyük medeniyetler oluşturduğundan söz edilmemiştir.
Soru 20

19. - 20 . soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

İnsan daha Demir Devri'nde iken silahının kabzav.Sjna kuş ve çiçek resimleri kazıyordu. Bu süs fay­dasızdı. Silahın atım ve isabet gücünü arttırmıyordu. Ancak silahı atanın manevi gücüne bir şey kattığı için süsün faydalı olduğu söylenebilir. Fakat bu faydanın şartı insanın güzellikten zevk almasıdır. Yani güzellik duygusu faydadan önce gelmektedir. insanı hayvandan ayıran fark da budur. İnsanın ilkel davranışlarında da faydayı aşan bir idealin hâkimiyeti göze çarpıyor. Güzelliğe karşı bu meyil zamanımıza kadar, en büyük sanatları yaratarak devam etmiştir. Bugün en maddi ihtiyaçlara cevap veren endüstri mamullerinde bile kendine göre bir zarafet arıyoruz. Estetik duygu, maddi hayatımızın her parçasında saltanat sürmektedir.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

 
A
Tanık gösterilmiştir.
B
Örnekleme yapılmıştır.
C
Karşılaştırma yapılmıştır.
D
Açıklama yapılmıştır.
E
Öznel ifadeler kullanılmıştır.
20 numaralı soru için açıklama 
Parçada güzellik anlayışının ılkel devirlerden itibaren var olduğuna dair örnek verilmiştir. Güzellik ile fayda anlayışı karşılaştırmıştır. Konuyla ilgiii açıklamalar yapılmıştır. 1 Parçada, yazarın kişisel fikirleri vardır. Bu sebeple öznel anlatıma da başvurulmuştur. Fakat tanık gösterilmemiştir. Tanık gösterme, bir fikri inandırıcı kılmak için başka bir kişinin sözüne yer vermek demektir. Bu parçada başka birinden alıntılanan bir söz yoktur.
Soru 21

21. - 22. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

(I) Montaigne'nin türlü konular üzerindeki düşünceleri gözden geçirilirse bu düşünceleri, hiç bir plana uymadan, hiçbir şeyi ispata kalkışmadan, insanı ahlaklaştırmak yolunu sapmadan, sırf düşünmekten zevk aldığı, bu zevki de bize tattırmak istediği için yazdığı anlaşılır. (II) Denemeler'in konusu hayat tecrübeleridir. (III) Bu tecrübeler insan ruhu üzerine eğilen, gördüğünü -gördüğü acı da olsa- tatlı bir dille soyut sözlere düşmeden delilsiz, ispatsız anlatan, görgülü bir adamın hayatından derlenmiştir. (IV) Montaigne kitabının başında: “Okuyucu, kitabımın konusu benim!” demiyor mu? (V) Başka bir verinde de "Herkes önüne bakar, ben içime bakanm: Benim işim yalnız kendimledir: Hep kendimi gözden geçiririm, kendimi yoklarım.” diyerek gene kendinden söz etmiyor mu? (VI) Ama aldanmayalım, o istediği kadar kendisini anlatsın, kitabının konusu sadece insandır.

Bu parçada altı çizili ifade ile anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A
İnsanı ahlaki değerlerden uzaklaştırarak yazması
B
İnsana bütün yazılarında ahlaki öğütler vermesi
C
Ahlaki değerleri düşüncenin önüne koyması
D
İnsanı ahlaki değerlerden uzaklaştırmadan yazması
E
insanı ahlaki değerlerle donatmayı gaye edinmesi
21 numaralı soru için açıklama 
İnsanı ahlaklaştırmak yolunu sapmadan ifadesi ile insanı ahlaki değerlerden uzaklaştırmadan yazması kastedilmiştir.
Soru 22

21. - 22. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

(I) Montaigne'nin türlü konular üzerindeki düşünceleri gözden geçirilirse bu düşünceleri, hiç bir plana uymadan, hiçbir şeyi ispata kalkışmadan, insanı ahlaklaştırmak yolunu sapmadan, sırf düşünmekten zevk aldığı, bu zevki de bize tattırmak istediği için yazdığı anlaşılır. (II) Denemeler'in konusu hayat tecrübeleridir. (III) Bu tecrübeler insan ruhu üzerine eğilen, gördüğünü -gördüğü acı da olsa- tatlı bir dille soyut sözlere düşmeden delilsiz, ispatsız anlatan, görgülü bir adamın hayatından derlenmiştir. (IV) Montaigne kitabının başında: “Okuyucu, kitabımın konusu benim!” demiyor mu? (V) Başka bir verinde de "Herkes önüne bakar, ben içime bakanm: Benim işim yalnız kendimledir: Hep kendimi gözden geçiririm, kendimi yoklarım.” diyerek gene kendinden söz etmiyor mu? (VI) Ama aldanmayalım, o istediği kadar kendisini anlatsın, kitabının konusu sadece insandır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

 
A
Yazar I. cümlede Montaigne’nin Denemelerini niçin ve nasıl yazdığı ile ilgili yorum yapmıştır.
B
II. cümle ile III. cümle arasında neden - sonuç ilişkisi vardır.
C
III. cümlede yazar Denemeler’in konusu ile ilgili açıklama yapmıştır.
D
Yazar, IV. ve V. cümlelerde tanık gösterme yöntemine başvurmuştur.
E
VI. cümle parçanın sonuç cümlesidir.
22 numaralı soru için açıklama 
||. cümlede denemelerin konusundan söz edilmiştir. III. cümlede önceki cümlenin açıklaması yapıl­mıştır. Bu iki cümle arasında herhangi bir neden - sonuç ilişkisi yoktur.
Soru 23

23. - 24. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Yabancı dilde yazılmış bir şiiri Türkçeye çevirmek isteyen kimsenin her şeyden önce, o şiiri yazan şairle uzun zaman düşüp kalkmış olması, onun o şiiri yazarken içinde bulunduğu havavı vasamıs olması gerekir. Başka deyişle, bir şiiri çevirmek, onu yeniden yaratmak demektir. Başarılı bir şiir çevirisi, şairle çevirmeni arasında bir kaynaşmayı gerektirdiğine göre, bir çevirmenin başka sanat iklimlerinde yaşayan şairlerden şiirler çevirmeye kalkışması da onları düzyazıya düşürmekten başka bir sonuç vermez; olan da şiire olur.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine cevap olarak söylenmiş olabilir?

A
Şiiri bir başka dile çevirmenin yöntemi nedir?
B
Şiir bir başka dile çevrilebilir mi?
C
Şiiri bir başka dile çevirmek zor mudur?
D
Şiiri bir başka dile çevirirken şiirde meydana gelen değişiklikler nelerdir?
E
Şiiri bir başka dile çeviren kişinin şair olması gerekir mi?
23 numaralı soru için açıklama 
Parçada bir şiirin başka bir dile çevrilemeyeceği, çevrilirse de onun şiir olamayacağı anlatılmıştır. Bu sebeple bu parça “Şiir başka bir dile çevrilebilir mi?" sorusuna cevap ver­mektedir.
Soru 24

23. - 24. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Yabancı dilde yazılmış bir şiiri Türkçeye çevirmek isteyen kimsenin her şeyden önce, o şiiri yazan şairle uzun zaman düşüp kalkmış olması, onun o şiiri yazarken içinde bulunduğu havavı vasamıs olması gerekir. Başka deyişle, bir şiiri çevirmek, onu yeniden yaratmak demektir. Başarılı bir şiir çevirisi, şairle çevirmeni arasında bir kaynaşmayı gerektirdiğine göre, bir çevirmenin başka sanat iklimlerinde yaşayan şairlerden şiirler çevirmeye kalkışması da onları düzyazıya düşürmekten başka bir sonuç vermez; olan da şiire olur.

Bu parçadaki altı çizili sözcük aşağıdakilerden hangisine gönderme yapmaktadır?

A
Aynı edebî ve kültürel ortamda yetişmiş olması
B
Aynı ülkede yaşamış olması
C
Aynı eğitim sisteminde yetişmiş olması
D
Aynı ailede yetişmiş olması
E
Aynı türde eserler vücuda getirmiş olması
24 numaralı soru için açıklama 
Parçada “içinde bulunduğu havayı yaşamış olması" sözüyle aynı edebî ve kültürel ortamda yetişmiş olması kastedilmiştir.
Soru 25

25. - 26. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

(I) Sanat adamı, yazdığının okunmasını, ilgi toplamasını ister. (II) Yalnız kendisi için yazan bir şair veya hikâyeci düşünülemez. (III) Bugün yazdığının hiç olmazsa yakın bir gelecekte okunacağını ummayan bir yazarın eline kalemi almasına ihtimal verilemez. (IV) Servetifünuncuların çoğu, bir edebiyat eserinin -sanat-değeri olmak şartıyla- ana dili ile yazılırsa ancak yaşayabileceğini anlamadan öldüler. (V) Uzun yıllar yaşayan Halit Ziya ise eserlerinin artık okunmadığını, dili yüzünden yakın gelecekte hiç okunmayacağını görebildi.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A
Sanatçılar eserlerinin ilgi görmesini ve okunmasını beklerler.
B
Sanatçıların eserlerini sadece kendileri için kaleme almazlar.
C
Servetifünuncuların çok okunmamasının nedeni bireysel konuları işlemeleridir.
D
Yazdıklarının okunmayacağını düşünen bir yazar eline kalemi almaz.
E
Halit Ziya, eserlerinin zamanla okunmadığını gören sanatçılarından biridir.
25 numaralı soru için açıklama 
Parçada sanatçıların eserlerinin ilgi görmesini beklediklerinden, eserlerini kendileri için kaleme almadıklarından, okunmayacağının bilirlerse hiç yazmayacaklarından ve Ha­lit Ziya'nın eserlerinin okunmadığını gördüğünden söz edilmiştir. Fakat parçada Sevetifünuncuların okunmama sebebinin bireysel konuları işlemeleri olduğundan söz edilmemiştir.
Soru 26

25. - 26. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

(I) Sanat adamı, yazdığının okunmasını, ilgi toplamasını ister. (II) Yalnız kendisi için yazan bir şair veya hikâyeci düşünülemez. (III) Bugün yazdığının hiç olmazsa yakın bir gelecekte okunacağını ummayan bir yazarın eline kalemi almasına ihtimal verilemez. (IV) Servetifünuncuların çoğu, bir edebiyat eserinin -sanat-değeri olmak şartıyla- ana dili ile yazılırsa ancak yaşayabileceğini anlamadan öldüler. (V) Uzun yıllar yaşayan Halit Ziya ise eserlerinin artık okunmadığını, dili yüzünden yakın gelecekte hiç okunmayacağını görebildi.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde neden - sonuç İlişkisi vardır?

 
A
I ve II
B
I ve III
C
II ve III
D
III ve IV
E
IV ve V
26 numaralı soru için açıklama 
II. cümlede neden - sonuç ilişkisi; yazarın okunacağını ummamaması nedeniyle eline kalem alma­masıdır. IV. cümledeki neden - so­nuç ilişkisi ise bir edebiyat eserinin yaşayabilme nedeni ana dilde yazılmasıdır. Bu iki cümlede bu sebeple neden - sonuç ilişkisi vardır.
Soru 27

27. - 30. soruları aşağıdaki bilgilere göre cevaplayınız.

Ali, Bora ve Ercan isimli erkeklerle, Canan, Derya, Filiz ve Gizem isimli kadınlar bilgi yarışmasına atılmışlardır. Yarışma sonuçlarıyla ilgili olarak aşağıdakiler bilinmektedir:

- Canan altıncı olmuştur.

- Bora üçüncü olmamıştır.

- Derya yalnızca Gizem’i geçememiştir.

- Ali'nin derecesi Canan'ın derecesinden yüksek, Filiz’in derecesinden düşüktür.

Aşağıdakilerden hangisi kesinlikle doğrudur?

A
Ali beşinci olmuştur.
B
Canan’ın derecesi Ercan’ın derecesinden düşüktür.
C
Filiz üçüncü olmamıştır.
D
Gizem birinci olmuştur.
E
Bora sonuncu olmuştur.
Soru 28

27. - 30. soruları aşağıdaki bilgilere göre cevaplayınız.

Ali, Bora ve Ercan isimli erkeklerle, Canan, Derya, Filiz ve Gizem isimli kadınlar bilgi yarışmasına atılmışlardır. Yarışma sonuçlarıyla ilgili olarak aşağıdakiler bilinmektedir:

- Canan altıncı olmuştur.

- Bora üçüncü olmamıştır.

- Derya yalnızca Gizem’i geçememiştir.

- Ali'nin derecesi Canan'ın derecesinden yüksek, Filiz’in derecesinden düşüktür.

Yarışma kaç farklı şekilde sonuçlanabilir?

 
A
1
B
2
C
3
D
4
E
5
Soru 29

27. - 30. soruları aşağıdaki bilgilere göre cevaplayınız.

Ali, Bora ve Ercan isimli erkeklerle, Canan, Derya, Filiz ve Gizem isimli kadınlar bilgi yarışmasına atılmışlardır. Yarışma sonuçlarıyla ilgili olarak aşağıdakiler bilinmektedir:

- Canan altıncı olmuştur.

- Bora üçüncü olmamıştır.

- Derya yalnızca Gizem’i geçememiştir.

- Ali'nin derecesi Canan'ın derecesinden yüksek, Filiz’in derecesinden düşüktür.

Ali dördüncü olmuşsa aşağıdakilerden hangisi kesinlikle doğrudur?

A
Ercan beşinci olmuştur.
B
Filiz’in derecesi Bora’nın derecesinden yüksektir.
C
Bora sonuncu olmuştur.
D
Sonuncu olan kişi bir kadındır.
E
Bora’nın derecesi Canan’ın derecesinden düşüktür.
Soru 30

27. - 30. soruları aşağıdaki bilgilere göre cevaplayınız.

Ali, Bora ve Ercan isimli erkeklerle, Canan, Derya, Filiz ve Gizem isimli kadınlar bilgi yarışmasına atılmışlardır. Yarışma sonuçlarıyla ilgili olarak aşağıdakiler bilinmektedir:

- Canan altıncı olmuştur.

- Bora üçüncü olmamıştır.

- Derya yalnızca Gizem’i geçememiştir.

- Ali'nin derecesi Canan'ın derecesinden yüksek, Filiz’in derecesinden düşüktür.

Ercan'ın üçüncü olması durumunda aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A
Ali beşinci olmuştur.
B
Filiz’in derecesi Bora'nın derecesinden yüksektir.
C
Sonuncu olan kişi erkektir.
D
Dördüncü olan kişi kadındır.
E
Canan’ın derecesi Bora'nın derecesinden düşüktür.
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
30 tamamladınız.
Liste
Geri dön
Tamamlananlar işaretlendi.
12345
678910
1112131415
1617181920
2122232425
2627282930
Son
Geri dön

Benzer Testler

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.